Yaşadığımız günlerde üzerinde çokça tartışılan meselelerden biri de tasavvuf. Kimileri tasavvufu cahilcesine reddederken, kimileri de “aşk” romanlarıyla, heterodoks anlayışlarıyla onu tahrip etmeye çalışıyor. Her ne hikmetse Şeriat’a uymayanlar Tarikat’a hevesleniyor, oradan da Marifet ve Hakikat’e ulaştıkları vehmine kapılıyorlar. Mevlana Celaleddin Rumi, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi önemli tasavvuf büyüklerinin fikirlerini çarpıtarak da amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlar. Bundan yaklaşık 1000 yıl önce de “Şeriat-dışı tasavvuf” problemini müşahede edip buna karşı bir önlem almak gereğini hisseden Abdülkerim Kuşeyri hazretlerinin “er-Risale”sini burada zikretmek gerekiyor işte.

Kuşeyri1000 yıl sonra dahi şevk ü iştiyak ile okunabilen bir eser yazılabilmesini, ancak vahy’e ve sünnet’e tâbi olunmasına bağlıyorum ben. Bu yüzden İmam Kuşeyri, ta çağların ötesinden seslenebilmiş bizlere ve tarihin korkunç eziciliği altında tarumar olan yığınların arasından sıyrılarak tasavvuf semasında parlak bir yıldız olmasını bilerek tebarüz etmiş.

Risale’de Neler Var?

Eser 4 bölümden oluşuyor. Üstad Kuşeyri önsözünün hemen ardından kendinden evvel yaşamış olan Sufilerin hal tercümelerini beyan etmiş. Bayezid-i Bistami, Cüneyd-i Bağdadi,

Kuşeyriİbrahim bin Edhem (kaddesAllahu esraruhum) de mezkur Sufiler arasında. Böyle tam 83 Sufi’yi tanıtmış üstad. 2. bölümde tasavvufta mübtedi olanlar için ıstılahat anlatılmış. Bu bölüm Tasavvuf’un kendine has kavram dünyasıyla tanışmak isteyenler için ideal. 3. ve en uzun bölümde ise Sufilerin makam ve hallerinden bahsediliyor. Keramet, murakebe, zühd, fütüvvet ve Marifet gibi pek çok haller ve makamlar 1. bölümde zikredilen Sufilerin sözleri ve tecrübeleriyle bir araya getirilirek açıklanmış. Mesela çok uzun tutulan Keramet bahsinde mütekaddim mutasavvıflardan sadır olan kerametleri görüyoruz veya Marifet bahsinde meselenin erbabı tarafından serdedilmiş hikmetli sözlere şahid oluyoruz. 3. bölümdeki makam ve hallerin sayısı ise 51’i buluyor. Ebu’l Kasım künyeli şeyhimiz, 4. yani en son bölümde Tasavvuf yolunda ilerlemek isteyen müridlere nasihatler veriyor. Doğrusu ben bunları tv ekranlarında gördüğümüz duygulu vaazcıların laflarıyla bir tutmuyorum. Çünkü İmam Kuşeyri İslam milleti içinde baş tacı edilen bir eser yazabilmesini teori-pratik uyumuna dikkat etmesiyle başarmış. Yani Risale-i Kuşeyriyye’de anlatılanlar İmam Kuşeyri’nin hayatında da makes bulmuş. Bu yüzden onun nasihatlerinin taşıdığı önem inkar edilemez.

En çetrefil konulardan biri olan Tasavvuf hakkında böylesine başarılı bir eser yazmış olan İmam Kuşeyri hazretleriyle ahirette karşılaşıp, onun elini öpmek arzusu taşıdığımı belirtmek istiyorum. “Dalalet diyarında bir kimseyi irşad etmen sadakadır” buyuruyor Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem. Üstad Kuşeyri 1000 yıl evvelden bizleri irşad ediyor ve sadaka-i cariyesini vermiş oluyor. Tasavvuf konusunda bilgilenmek, kadim sufilerin yaşam tarzlarını öğrenmek isteyenler için muhakkak okunması gerekenler listesinde yerini almalı Kuşeyri Risalesi.

 Melih Koşucu  okudu huzur buldu.